6 Mayıs 2013 Pazartesi

Zaman, bana göre zamansızlık

Bazen bazı şeyleri geç yakalıyorum. Zamanında olsaymış, heeyt bee. cinsinden.. ama o zamanlar yokmuşum. Şimdi varım maalesef. Mesela bi grup keşfediyorum. Belki evet birileri, çoktan yalayıp yuttu bu grubu. Başka birileri eskiden severlerdi ama artık çocukluklarında kaldı ya da  eskisi gibi de değiller zaten, tarzları değişti. Ama bana öyle değil işte ne yapayım. Benim için yeni bir sevgili gibi, keşfedilmemiş pek çok yeri ve heyecan verici geçmişi.. Hep tanıyormuşsun gibi.. öyle de.. aynı anda aynı yerlerden farklı yönlere bakmış iki yeni sevgili gibiymişiz. Aynı anda aynı yerde olmuşuz da burun farkıyla kaçırmışız birbirimiz. Romantik bi film sahnesinde olduğu gibi, izleyenlerin ahhhh  dön dön arkanda dediği anlar. Sevdiğim filmlerin soundtrack lerini yapan, eskilerden hoş bulduğum kulağımda çınlayan müzikleri yapanlarmış onlar. Peki, o grubu buluyorum, çok da beğeniyorum, yıllardır aradığım müzik bu diyorum da. Ya o grup ne halde şimdi dersin. Dağılmış olması, evet, akla ilk gelecek kötü ihtimal sanırım, yine de umut verici bi yanı vardır ki, solisti dinlemeye devam edebilirsin ya da elbet bi gün tekrar birleşirler. Peki ya o çok beğendiğin grubun hem solisti hem de söz yazarı olan kişi, yani bi anlamda grubun ruhunu oluşturan kişi intihar ettiyse..!
O zaman işte söylenecek hiçbir şey olmuyor. Asla konserlerine gidemeyeceğin çok sevdiğin bi grup var elinde, sadece..

Bundan daha kötü olduğunu düşündüğüm başka bi durum ise çok içselleştirdiğim, çok duru, yalın, su gibi bulduğum bi film içindir. Film bi roman uyarlaması olmasına rağmen oldukça samimi çekilebilmiş, ki roman uyarlamasını hem romanı doğru aktarabilmek hem de kitabı okuyanların hayaline tacavüz etmeyerek yapabilmek zordur. Abartmadan, sinemanın verdiği avantajı kullanıp küçük bişiyi büyük göstermeden, duygusunu, göndermelerini bozmadan .. Öylesine doğal öylesine kitap gibi bi film. Filmi çok sevmiştim, gerçekten. ve bi filmin tarzının çeken kişiden anlaşılabileceğini düşündüğümdendir, diğer filmlerini de izlemeyi hedef edinirim. Tıpkı beğendiğim bi müzik grubunun eski albümlerini de dinleyip yenilerini takip etmek gibi.. Peki bu kez ne oldu dersin?? Yani ölümden daha kötü ne olabilir dersin??
Trafik kazası.
Ölümden daha kötü ölüm zamansız ölüm.

İlkinde kişinin kendi isteğiyle koyduğu bi nokta var. Anlatacak sözünün kalmadığını düşündüğü bi an yaşadıktan sonra ölüyor. Ölmeye karar veriyor. Hatta bu grubun ününe ün katıp ona melankolik sıfatını kazandırıyor. Yeni bi kimlik kazandırıyor onlara, bir daha tekrarı olmayacağı için ve intihar edenin fikrine saygıdan çoğu kez  efsanevi bi hava kazanıyorlar. Ya trafik kazasında ölmek.. Geride neyi bırakıp neyi bırakmak istediğine bile karar veremeden ölmek. Başka bi çok iyi film çekebilecekken, çekememek. Kimsenin söylemek istediğin sözleri duyamayacak olması.. Biliyorum elbette ölüm nasıl olursa olsun tek yönlü gidiş bileti. Gidip gitmek istemeyeceğin üzerinde hükmünün olmaması, en kötüsü.. en kötüsü hayallerimi yıkanların





grubum joy division, solist ian curtis. yaş 23 intihar
filmim bizim büyük çaresizliğimiz, seyfi teoman, yaş 35 trafik kazası

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder