31 Temmuz 2012 Salı

Görünen utanç

Ne kadar da hevesliydiler beni utanmış görmeye.. Utandığımı belli etmek istemesem de gözlerime dik dik bakarlardı, dudaklarının kenarına belli belirsiz bir gülümse kondururlardı, sadece bana gösterdikleri cinsten.. Hepsi birbirinin aynıydı, hep beraber sözleşmişlerdi sanki gözlerimin derinliklerindeki utancımı bulacaklarına..

Dik dik bakarlardı gözlerime, öyle ki bir süre sonra onların utançları bile benim gözlerimde birikirdi.. Bu yüzden hiç tereddüt etmediler, bulacaklarından..

22 Temmuz 2012 Pazar

Terk edilen çocuk

     Yıllar önce günün birinde bir bebek gelmiş dünyaya. Şimdiden ya 15 ya 20 bilemedin 25 yıl önce.. O dünyaya gelmeden önce anne ve babası uzuunca düşünmüşler..
     Bu çocuğu biz yaptık ama peki masraflarını nasıl karşılayacağız, nasıl büyüteceğiz onu.. Dünyaya getirmekle bitse iş.. ya sonrası? Elbette, onu sevmiyor değiliz, henüz doğmamış da olsa, ama biz onun ihtiyaçlarını karşılayamadığımız anda bizim onu sevmediğimizi düşünmeyecek mi ki? Biz her zaman onun yanında olamadığımızda bize kızmayacak mı, kırılmayacak mı? Belki de ondan vazgeçmeye hakkımız olmadığını söyleyecektir..  Bu dünya sizin mi ki, benim burada yaşamayacak olmama karar verebilirsiniz, demeyecek mi? Benim var olmama , bilinçli ya da bilinçsiz siz karar verdiniz ama burada kalıp kalmayacağıma ancak ben karar vermeliyim, derse.. Derse, sorarsa, üzülürse, kızarsa, öyle olursa, böyle olursa..
    Anne babası uzunca süre bunlar üzerine düşündü, hepsi üzerine. O ise günden güne bu dünyaya gelmeye daha da yaklaşıyordu. Onun dünyaya geliş planında bir günlük bile bir aksama olmuyordu. anne ve babasının kafasına takılan bunca sorudan sonra, ondan kurtulmayı ,onu başka birine vermeyi ya da kaderine terk etmeyi bile geçirdiler akıllarından.. Sırf bu sorumluluklarla baş edemeyecekleri için, onu çok sevmelerine rağmen terk etmek zorunda kalabilirlerdi.
    Bugün bu çocuk, birilerine "ya sev ya terk et" diyor. Ülkesini vatanını çok sevmesinin korumasının göstergesi niteliğinde.. Şimdi ise anne babası yeniden düşünüyor, başkalarına ya sev ya terk et diyen çocuklarını zamanında hangi cami avlusuna terk etmeleri gerektiğini. Çünkü pişmanlar.. Çocuklarını dünyaya getirmek üzerine düşünürken, sevmek ile terk etmenin birbirinin zıttı olmadığını öğretmenin çok zor olacağını düşünemedikleri için.. Sevmeyecek olsalardı da terk edemezlerdi onu sorumlulukları yüzünden ya da terk etseler de vazgeçemezlerdi onu sevmekten..
    Memleketteki belki de her çocuk aynı kadere mahkum olduğundan habersiz, bunun gibi laflar ederse, anne babası da aynı hızda pişmanlık duyuyordur herhalde.. Biz çok mantıksız olmasına rağmen seni dünyaya getirme sorumluluğunu üzerimize almışken, neden sen kendi varlıklarını, geldikleri dünyayı sorgulayanlara karşı bu kadar hoşgörüsüz oldun, diye.  Ya biz de senin gibi davransaydık, şimdi bu cümleyi kuracak bir sen bile olmayacaktı, diye..

21 Temmuz 2012 Cumartesi

15 Temmuz 2012 Pazar

Ağırlık mı?

Aklım hiç bir zaman çıldıramayacak kadar başımda.. malesef.. ve hiç bir zaman cinnet halinde olamayacak kadar sükûnet sahibihiyim.. Nasıl ağır bir yük bir bilsen..

6 Temmuz 2012 Cuma

Tık tık tık!!!! DOLU....

                Tuvalet güzel yerdir. Kim inkar edebilir ki aksini.. Başka nerede gerçekten yalnız kalabiliyor, nerede en derin düşüncelere dalabiliyoruz.. Nerede başak bi göz tarafından izlenmediğimize emin olabiliyoruz??

      Her yerde kameralar var sanıyorum bazen.. Vitrinlere, camlara bakarak saçlarımı düzeltiyorum, kulaklıktan dinlediğim şarkıya bağırarak eşlik edemiyorum.. Ekmek almaya giderken göz altı kapatıcımı sürüyorum mutlaka.. Bakımsız demesinler diye saçlarımı düzeltiyorum her gün, deli demesinler diye içimden söylüyorum şarkılarımı, makyaj yapıyorum her gün çirkin demesinler, hasta demesinler diye. Demiyorlar sanıyorum tüm bunları yaptığımda. Deseler ne olacak ki demiyorum, diyemiyorum artık.
    Bir köşeye çekilemiyorum.. Tek başıma kalabalık olmayan bir yere oturursam, kesinlikle dikkat çekmeye çalışıyorumdur. Öyle diyorlar. En iyisi her yerden çabucak uzaklaşıyorum, çelişki yaratmamak, açıklama yapmamak için. Sürekli izlendiğinin farkında olan insan gibi anılmamak için..
     Kimseye de yaşamak istemediğim bir şeyi yaşatmamak için, fazlaca incelememeye karar veriyorum ben de hiç kimseyi. Herkesin özel alanına saygı duymak adına.. Kibrimden değil gözlerimi çevirmeyişim, saygımdan.. Ben onlara saygı duydukça onlar daha azını gösteriyor bana sanki, kendini beğenmiş buluyorlar beni.. Daha çok izliyorlar sanki.. Şuna baksana diyorlar bir de başkalarına işaret ediyorlar. Halbuki ben de çok istiyorum onları izlemeyi.. Görünmez olabilmeyi ve yalnız kaldıklarında yaptıklarını bile izlemek istiyorum. Gözlerini, gülüşlerini, burunlarını, ellerini ayaklarını, yürüyüşlerini, bacak bacak üzerine atışlarını... Ama engel oluyorum tabi kendime..
    Her ne kadar izlendiğimizin farkında olsak da izleyici ile göz göze gelmek rahatsızlık verici oluyor elbette, bazen rahatsız oluyoruz, bazen öyle gibi davranıyoruz, bazen de kafamızı çevirdiğimiz anda gülümsüyoruz, bir yakışıklı bakıyor o sırada arkamızdan, ona gülümseyemeyiz, birini izlemek kötü bir şey ve buna onay vermemeliyiz, ona değil kendimize gülümsüyoruz bu yüzden..
    Ne zaman yalnız kalıyoruz peki?? tuvalette.. işerken , sıçarken kimin bizi izlediğini düşünmüyoruz.. Kameraların olmadığı tek yer orası.. İzlenmek zorunda olmadığımız, izlenmekten zevk alırsak pişman olmayacağımız tek yer orası. Kendimizle baş başa kaldığımız.. Dışarıda başka işler yaparken düşünmeye fırsat bulamazken, orası yaptığımız işi unutup düşünebildiğimiz, bazen tüm günün muhakemesini yaptığımız yer..


      Şu an 1. yurttayım ve birazdan tuvalete gireceğim. Hayatımda girdiğim en küçük tuvalet bu. Dizlerimin üzerine kollarımı koyduğumda kafam kapıya çarpıyor, fermuarımı çekerken kolum duvara sürünüyor.. Şimdi ne durumdaysam burası onların vücut bulduğu yer gibi.. Madem girdim işimi yapayım diyorum işiyorum, bir yandan düşünüyorum günümü, sağa sola çarparken.. Ayaklarım kapının altından dışarıya taşıyor. Ben oradayım ama ama ayaklarım çıkmak istiyor.. Dayanamıyorum yine beni birileri izlesin istiyorum.. Onlar varken her şey kontrol altında, hiç bir şeyde aşırıya kaçmıyorum, içimden gelen hiç bir şeyi yapmıyorum çünkü. Kendimi değilse de ayaklarımı gösteriyorum.. Beni göremeseler de ayaklarımın beni götüreceği yeri görüyorlar.. Çıkıyorum dışarı çıkıyorum. Birileri beni izliyor gözetiyor. Artık daha güvendeyim..