17 Mayıs 2013 Cuma

Bütün isteğim buydu

Kaç kişi kaldık ki?
o günlerden, eskilerden.

Kaç kez daha 22 yaşında olurum ki?
kaç defa yaşanır aynı güzel an? tekrar tekrar..

Kaç defa 12 yaşındayken pencereden bakıp, yüzüme rüzgarın çarpmasını bekleyebilirim?
Kaç defa o pencereden bakarken yüksekliğin derinliğinden korkabilirim?
Saçlarım kaç defa 17 yaşımdaki kadar siyah olur ki?
Ellerim hep böyle beyaz kalsa,
gözlerim her zaman bu kadar genç..
hep yorgun baktıktan sonra ne fark eder ki diyorsun!

Şunları yazdığım âna bile tekrar dönemeyeceğim, asla!
Şimdi odada dolaşan sinekle bir daha hiç karşılaşmayacağız.

Her şey aynı gibi gözüküyor,
masa aynısı işte, koltuk aynı koltuk diyorum.
ama her saniye üzerine farklı nefesler üflediğim masa nasıl aynı masa kalır ki?
İçime çektiğim her oksijen molekülü benzer özellikte ama hiç biri aynı değil birbirinin,
öyleyse ben 50 yaşımda da nasıl aynı ben olabilirim ki?

Zamanla ilgisi yoktur belki de.

Bu cümlenin sonunu yazarken aldığım nefes farklıysa ben de başka biriyimdir artık,
belki de. belki de değil.(?)
Sonsuza giden bir sorgu.

Bacaklarım ağrıyorsa benim suçum mu?
Anların suçudur.
Derdimi anlatamamak benim suçum mu?
Benim gibi düşünmek istemeyen, beni tuhaf gösterenlerin suçu mu?
İçinde aynı kasvetli sıkıntıyı hissettiği halde, bunu kendine bile itiraf edecek kadar dürüst olamayanların suçu mu?

Biraz duygu, biraz ruh

olsun..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder