10 Eylül 2013 Salı

Bizim çimler gibi değil buradakiler

Okuldayken, baş başa çimenlerde uzanıp dünyadan bahsedebileceğim insanlar vardı etrafımda. Çimenler değil çimler benim için onlar. Öyle boylu boyunca utanmadan çekinmeden uzandığım çimler. Üzerinde tek başıma rahatça uyuduğum, kitap okuduğum, sabahlara kadar sohbet ettiğim çimler. Kahkahalarımın birinden diğerine çarpıp durduğu ağaçlar. Beni ayıp lafından koruyan yeşil örtü.
Bazen yakıcı güneşten kaçıp nemli serinliğinde ferahladığım, bazen sırtımı onlara verip ağaçların yaprakları arasından güneşle göz göze gelme çabalarım, bazen yıldızlı bi gecede üzerlerinde şarkı söylediğim..
Ahh çimler, ahh..
Üzerimden çıkarmadığım kot pantolonumla lönk diye kurulabiliyordum üzerinize. O zamanlar beyaz pantolonları kirlenmesin, ten rengi külotlu çorapları kaçmasın diye çimlere öylece oturamayan kızlar vardı. Narin popolarının altına koymak için her daim birer kitap taşımak zorunda kalırlardı yanlarında. Onları anlayamazdım o zamanlar. Sadece çimlere de değil yere taşa merdivene bulduğum her yere oturabiliyormuşum. Hiç bir zaman da kirlenmiyordum.
Şimdilerde ben de o kızlar gibi olmaya başladım. Hala beyaz pantolon giymiyorum ama merdivenlere, altıma poşet koyarak sandalyeme ise minderini silkeleyerek oturmaya başladığımı fark ettim.
Ve yine şimdilerde etrafımda bir daha kendimi asla o kadar güvende hissederek uzanabileceğim çimler olmadığını görüyorum. Bugünlerde bana en yakın yeşillik, otoyollar arasındaki refüjler. Oralarda gün boyunca postu serip kafaya takkeyi kapatıp uyuyan bey amcalar da pantolonlarını kaşıyıp, takke altından kadınların arkalarını dikizlemekle o kadar meşguller ki, araya bi dakikalığına girip ilgilerini çekmeyi başaramıyorum bi türlü.. araya girmeyi başardığım bir günde, benim, uzadıkça zevkten zevke salındığım dünya sohbetlerim ona aynı tadı vermiyor. Kısa kes diyor, aydın diyor, hava diyor,  hayda rinna rinna rinna rinanay diyor ve ben kaçar deyip çekip gidiyor.
Çimlerde yan yana oturduğum arkadaşım anlaycağın dışarıda sanki herkes sıla dinliyor mahsun kırmızıgül izliyor. Ben beğenmiyorum diyorum. Neden? Mükemmel bence'ler, kafamı yumrukluyor. Açıklamaya başlıyorum, çok uzatmışım, sıkılıyorlar. Ben de bunları seviyorum diyorum, bakın. Ondan da sıkılıyorlar. Sinek yarım saatte uçuyormuş, onlar hep ışık hızıyla uçan sineklerle tanışmış demek ki.. Hala alışmaya çalışıyorum. Hep neşeli şeylerden bahsedip, kısa konuşuyoruz. Arada sıla dinleyip mahsun izliyoruz. Yaşlıların olduğu filmleri izlemiyoruz falan ..

1 yorum:

  1. Çimlerde yanyana oturduğum arkadaşım..çok özlüyorum :'(

    YanıtlaSil