25 Şubat 2013 Pazartesi

Bir radyo, bin yalnız eder

Eskiden gecenin bir yarısı oturup ya da yatakta uykuya dalamamışken radyo dinlemenin çok daha bireysel bir hareket olduğunu düşünürdüm. Yalnızsındır ve bir sese ihtiyaç duyarsın. Nefesiyle yüzünü ısıtamasa da gürültüsüyle seni oyalayacak bir sese ihtiyaç duyarsın. Sessizliğini bölmek için sese ihtiyaç duyarsın. Tekdüzeliğini bozmak için.
Şimdi ise bambaşka bir açıdan neden daha önceleri bakmadığımı düşündüm. Neden bunu daha önceden hissedemedim diye kızıyorum kendime.
O radyo istasyonunu o anda "yalnız olan" sen dinliyorsun ya. Sen birsin, ikisi var bunun, üçü beşi, derken... Bi bakmışsın yalnız olduğunu düşündüğün bir sürü insan, bir kalabalık oluvermiş. Aynı anda aynı hisleri duyduğun, hadi o zor, benzerini hissettiğin, o da olmadı mı? Aynı anda aynı şeyi yaptığını, aynı seslerini duyduğunu bildiğin yalnız kulaklar. Her biri, kendiyle bir başına. Tek, yalnız bir kalabalık.
Yalnızlık dediğin her zaman tek başına olmaz, onu anladım..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder