28 Ekim 2011 Cuma

Sonbaharlı klip

        Ayakta durup volta atmaktan yorulmuşken. Merdivenin bir kenarı çöküverdim. Dirseklerimi dizlerime koyup ellerimi kavuşturdum birbirine. Sıkıca sarıldılar birbirlerine yeterince üşümüş iken. Sonra gövdemi dikleştirip kafamı kaldırdım yukarıya. Gökyüzüne bakmayı severim. Ama başını kaldırdığım anda gözümün önüne gelen berrak bi gökyüzü ve hışırdayan görüntüsüyle gövdesi görünmeyen sarı yapraklı bi sonbahar ağacıysa zevkim bin beş yüz katına çıkar. Baktım baktım. Sakince. Konuşan birinin gözlerinin içine bakar gibi baktım. İlgiyle baktım, dikkatlice. Yapraklarla göz göze bile geldim. O sırada fonda hafiften bi gitar sesi. Tatlı tatlı çalıyordu. Tek tek, her ses ayırt ediliyordu. O kadar yalındı. Kendimi sonbaharlı bi klibin içinde sandım. Bi kaç saniyeliğine gözlerimi bile kapattım. İçimden hafif, güzel şarkılar geçti. Kırsal bölgeler, sarı kırmızı yeşil sonbahar yaprakları... Kalın paltomun üzerinden rüzgarlar geçti. Bunlar toplamda on saniyede olup da biterken, büyük akıllılık ettiğimi anladım.      
         Gitarcı çocuk yanlış notaya bastı. Baştan denedi, yine yanlış oldu. Sonra da sustu. Çok hayal kurmuşum yine. Ne klip varmış ortada, ne kırsal alan.. Sadece kütüphane merdivenlerinde oturuyormuşum. Gitar çalan da dünya yıldızı değil, gitar dersi bekleyen bi çocukmuş.
  

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder