4 Haziran 2011 Cumartesi

Heyecanlı adam...

Heyecanlı bir adamın hareketlerini takip etmek ne kadar da zevklidir. Bir an bile hareketsiz kalmaz, eli , kolu, ayağı... Bacak bacak üstüne atar, kollarını birbirine kavuşturur, tekrar çözülür. Gözleri büyür. Sonra birden-sebepsiz- elini çenesine götürür, gözlerini yukarı uzaklara diker, hayal eder, umutlanır, gülümser, plan yapar. Bundan da vazgeçtiğinde başını iki elinin arasına alır, düşünür, ya olmazsa!!! Bu kez yine dudakları hafif yukarı büküldüğünde, ayağını masanın kenarına çarpmış gibi hissettiğini anlarsın. Ama o ayağı o masaya çarpsa bile acımaz o ayak, gözünden yaş gelse bile ağlamıyordur. O ayağın acısından bağırsa bile deli gibi, hiçbir zaman dayanamayacağı kadar büyük değildir acısı. Susar, anlatmaz, bir adam.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder