17 Ağustos 2012 Cuma

"Çok"


Çok yakışıklı adam var… “Çok”, yakışıklı olma seviyeleri değil, sayıları! Peki çirkinler mi? Hayır! Fena değiller ama çok yakışıklı da değiller…  Peki, çok güzel ya da çokça güzel kız gördün mü? Cevap yine hayır! Fakat bunun sebebi belki de algıda seçiciliktir.. Ne kadar ayıp!

Maalesef hepsi birer, maço"luk, kıro"luk, kasıntı"lık, concon"luk abidesi.. Bu yüzden hiç birine insanın bi daha bakası gelmiyor.. Aklımdan geçiriyorum o sırada bu memleketteki erkeklerin en az yarısı iyi görünebilecekleri halde kendilerini bu kisveler altında zaten harcıyorlar.. Diyorum ki, bi ellerinden tutsam, gel bakalım sana güzel bi imaj yaratalım desem ama fikri bi imaj bu.. Kendilerini bulurlarsa zaten kıyafet dediğin yansıma.. O zaman belki birileri gibi giyinmekten, bir gruba dahil olmaktan çok, kendilerine has yanı bulacaklar ve zaten sonrası gelecek..tabi olmuyor bunların hiçbiri.. Hepsinin elinden tutmama imkan yok..

Sonra diyorum eğer bütün dünyanın güzel olarak kabul ettiği bi yapıyı, bi doğa güzelliğini görsem, hayatımda kaç kez görebilirim ki.. Bir çoğunu bir kez, herhalde.. Hatta bir kez görebilmek gayet yeterli olurdu.. Öyleyse neden sokakta gördüğümüz güzel kadınların, güzel erkeklerin peşinden koşalım ki.. Onlar da tıpkı güzel bi yer gibi yeryüzüne ait varlıklar değiller mi? Kaç kişi tutturmuştur ki, her gün Swallows'a paraşütle atlamak isterim, Eiffel'i bahçeme koymak isterim, Everest'i her gün penceremden göreyim diye.. Ama olmuyor.. Çok güzel şeyler, neredeyse bir kez.. Güzel insanları da yeryüzündeki güzellikler gibi algılarsak hiç sorun kalmayacak.. Hiçbiriyle el ele tutuşmanın, sinemaya gitmenin, sarılmanın hayalini kurmayacağız tıpkı güzel yerlerle bunları yapmanın hayalini kurmadığımız gibi...

As'lolan fikrimizde tutabilmek birini, bu yüzden görüntüsüne değil "kendine has"lığına önem vereni kovalamak gerek gençler..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder