Böyle gecelerde
türkü söylenir...
Ama bu yolcular
suskundular...
Ve sokulmuşlardı
birbirlerine..
Kadınlar ve
çocuklar
ayrı
erkekler ayrı
yerlerde...
Nereye kadar
sürdü
yolculukları?
Hep geceleri mi
yol aldılar?
Gündüzleri
nasıl gizlendiler?
Ve devrilen
tekneden
çırpınarak
gömülürken
karanlık
sulara
son sözcükleri
nelerdi?
Nelerdi
akıllarından geçenler?
Çocuk ağlayışları
ve kadınların
nicedir bastırılmış
çığlıkları
geceyi
yırtarken
erkeklerin
son düşünce
kırıntıları
belki pişmanlık
sözcükleri
belki kırık dökük
dualardı
boğulurken...
"Gecede Ölüm" İKİ AĞIT/ Ataol BEHRAMOĞLU
"Gecede Ölüm" İKİ AĞIT/ Ataol BEHRAMOĞLU
Söyleyemedikleri
bir şeyler kalmıştı, her zaman, ve bazıları çokça üzülmeseler de ağlamak için
bolca sebepleri vardı.
Söylediklerinden
arta kalan bir çok şey - kendisi küçük depremi büyük çatlaklardan- kendilerine
çıkış noktası bulmuşlardı.
Sonrasında uzun
süredir bekletilmenin sabırsızlığıyla atik ve yayılmacı dağıldılar savaş
alanına. Başladılar ölüp kalmaya..
Onların ise
dudaklarından dökülmeyen, gururlarının esiri olan sözcükler, son nefeslerinde
dahi yenik düşmüşlerdi gururlarına ya da var olan güçlerini saklamanın verdiği
yorgunluk çökmüştü üzerlerine.
Taburelerine
atılan tekmeden sonra göremeyeceklerse de sözcüklerinin sahipleriyle
buluşmasını, geçerken uğrayan dostlarla dertleşirken bahsi geçer diye
düşündüler. Söyleyemedikleri, söyleyemecekleri yerlerde, derinlerde kalmıştı.
Belki onlar artık bunu hissedemeyecekler ama son nefeslerini de hiç söylenmemiş
sözcükler çalmıştı ya, işte en çok bu koyacaktı geride kalanlara.. kadınlarına..
7 ekim 2009
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder