Kaldırımdaki ayakkabı
"Bir insanı yargılamadan önce gökte üç ay eskiyinceye dek onun makosenleriyle yürü." Kızılderili Atasözü, anonim
Sokakta kaldırım kenarında arkadaşımı, otobüsü ya da sadece zamanın geçmesini beklemek zorunda kalmışsam eğer, oynadığım çok zevkli bi oyun vardır. Başkaları da yapıyordur muhakkak bu yaptığımı fakat benimki oyun haline gelmiş şekli. Önyargı ve hüküm yerine, fikir sahibi olmak ve anlayabilmek var içinde, olduğu kadarıyla...
İnsan seyretmek çok büyük haz veriyor diğer insanoğluna. Tabi bi amaç etrafında (dikizlemek/ röntgenlemek) odaklanılmadığı sürece:) Yürüyüşünü, duruşu, saçlarını savuruşunu izlemek. Bi kaç adımından sonra omzundan düşen çantasını hep aynı şekilde düzelttiğini görmek. Kollarını sallaması, hareketlerinin hızı. Birini ister bi kaç dakikalığına, ister bi saatliğine takip edeyim, müspet sonuçlar elde edebiliyorum, inan! Onun içindir ki, derler ya ilk izlenim önemlidir diye. Küçümsenen saniyelerin, esasen hayat memat meselesi olduğunun kanıtıdır bu. Zamanla anladım ki, onları izlemek bi o kadar da onlardan gizli yapmam gereken bir şeydi. Onların da benim ki gibi gözleri, hisleri olduğunu unutmuştum. Görünmez de olamayacağıma göre, başka yolunu bulmalıydım. İzlenirken duydukları rahatsızlığı duymamaları gerekliydi. Bakışlarımız çakışmadan nasıl becerebilirdim ki bunu? Farkettirmeden, kısa sürede bitirmeliydim bu işi. Dış görünüşü özetleyen yani kişinin yaşamına özet getiren bi nokta. Olmalıydı, ama nerede?
Sonra bi gün kaldırımın kenarındaki duvarda otobüs beklerken keşfettim, o basit gerçeği.. Ayaklar! Ayakkabılar! Hayatın özeti tam da bu yöndeydi, daha doğrusu ayakkabılarda. Şık ayakkabılar, spor ayakkabılar. Topuklusu, ruganı, renklisi, siyahı, eskisi, boyalısı, sandaleti, çizmesi.. Her neyse işte. Ayakkabıları izlemeye başladım. Sürekli yere bakarken, düşünceli insan görünümümle, izleyici tehlikesi oluşturmuyorum onlar adına. Böylelikle göz göze gelmeden, bakışlarla dışlanmadan, istediğim kadar gözlem yapıyorum, her bir çift adımın farklı bi dünyayı anlattığını bilerek...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder